Hiç ölmeyecek gibi dünya için çalışın, yarın ölecek gibi ahiret için konuşun! Dünya işlerine hazırlıksız yakalanmayın! Ahiret mi? Nasıl olsa Allah affeder, siz; yaza kışa bahara hazırlanın!
- Selamün aleyküm hocam, nasılsın iyi misin?
– Ve aleyküm selam. İyiyim elhamdü lillah siz de iyi misiniz?
- Hiç sorma hocam, sağlığımız yerinde amma işler pek durgun.
- Desene bu aralar namaza niyaza vakit bollaştı.
- Nerde hocam bir ramazan geldi geçti teravihe siftah yok, vallâ çok da mahcubum.
- Demek farz namaza başladınız görüşmeyeli, Allah biliyor ya çok sevindim, teravih nafiledir, onu da kılarsın inşaallah. Kaç senedir namaz kıl diye diye bıkmıştım, söylemeye utanır oldum desem yeridir. Kendine büyük bir iyilik yapmışsın evladım, aferin Allah geçmiş günahlarını affetsin.
- Şeeeyy… ne diyeceğimi bilemiyorum. …… - ……….
- Hayrola oğlum yanlış bir şey mi söyledim ?
- Hayır hocam işin doğrusu şu ki ben namaza başlamadım.
- Yaa! Ne yapalım daha yaşın kırk olmadı, hele biraz daha büyü kılarsın…
Sizin ev sobalı mı Abdullah ? - Evet hocam, Allah nasip ederse önümüzdeki sene kaloriferli bir ev almayı düşünüyorum.
- Hayr olur inşaallah. Odun kömür aldın mı, kış çetin diyorlar bu sene.
- Almaz olur muyum hocam, yazdan alırız her yıl, malum pahalanmadan alacaksın.
- Salçanızı kaynattınız mı?
- Geçen seneden artmıştı ya gene de kaynattık, fazlasından zarar gelmez.
- Turşu, konserve, pekmez, aş-makarna, un, şeker vesâir hazırladınız herhal?
- Hocam bunlar zarurettir, olmazsa olmaz. Kış gelmeden bu hazırlıkları yaparız, hem adettir memlekette, fakir bile gayret eder ki kışın perişan olmasın.
- Hımmm.. Demek adettir, Öyleyse siz bu işleri her sene yapıyorsunuz.
- Şaka mı ediyorsun hocam, bir düşünsene dışarıda kar yağıyor biz odun kömür almamışız, çoluk çocuk tir tir titriyoruz, halı kilim yaktırır vallâ! Adet olur mu farz farz. Hazırlanma da gör.
- Evet, gelmeden geleceği düşünmek ve hazırlanmak lazım.
- Elbette. Kimseden kimseye fayda yok, boşuna çabalamıyoruz hocam, geçim kolay değil.
- Değil evladım değil haklısın. Gelecek sene de bu erzakları biriktirecek misiniz?
- Allah ömür verirse elbette hocam.
- Verir elbette oğlum, şimdiye kadar vermiş ya! Bundan sonra niçin vermesin?
- Belli mi olur hocam pat diye gideriz. Geçen bir müşteri yığılıverdi dükkânın ortasına, elinde marul, maydanoz, attık hastaneye götürdük, Allah rahmet eylesin kalp krizi geçirmiş dediler o kadar, gitti dağ gibi adam. Bu gün ona yarın bize.
- O da kışlık erzak biriktirir miydi acep?
- Nerdee, mezar bile almamış herif. Yakınlarını görsen, bir mezar parasını denkleştirene kadar kan ter içinde kaldık, vay be şunlara mal biriktireceksin! Hocam bi alemsin vallâ! Kışlık erzak biriktirse ne olur biriktirmese ne?
- Hani, orda sorarlar adama ne biriktirdin diye, hiç olmazsa biriktirdiği ne varsa sayar döker ortaya, susup kalmaz!
- Ne yani bize de sorduklarında odun, kömür, salça, pekmez, turşu biriktirdik mi diyeceğiz hocam?
- Başka ne diyeceksiniz? Benim bilmediğim bir şey mi biriktirdiniz yoksa?
- …
- Allah’a ısmarladık!