kayseri.net.tr
İrfan SETENCİ

İrfan SETENCİ

İrfan SETENCİ

SİZE BİR HALLER Mİ OLUYOR

27 Mayıs 2024 - 02:06 - Güncelleme: 06 Haziran 2024 - 14:27

 

Sevgili Gençler
İnsan kendi kendisine dost olabilmelidir. Gerçek manada dostluk iyi bir tanışmayla mümkün olduğundan kendisiyle dost olacak kimse kendisini iyi tanımalıdır. Kendisi dediğimiz ruhu. O ruh ki içinde hisleri, vicdanı, karakter oluşumuna meyyal mizacları söz dinlemek istemeyen huysuz bir at gibi nefs-i emmareyi barındırır. Vakti geldikçe açığa çıkan hisler ahlak süzgecinden geçirilerek benimsenmeli ve yaşanmalıdır.
Günahın, hayâsızlığın normal gibi yaygınlaştığı toplumumuzda maalesef temiz kalabilmek zorlaşmış ve hakikaten yiğit kızların ve yiğit erkeklerin üstesinden gelebileceği çetin bir iş olmuştur. Toplumları ayrıştırarak alkol, uyuşturucu ve şiddet yumağında ahlaksızlıkların adını da aşk diye takdim ederek tertemiz ruhlar hayvani arzuların aşağılığına çekilmektedir.
Aşk, sevgi inkâr edilmez bir olgudur. Allah insanın kalbine yüce duygular bahşetmiştir. Fakat şunlar aşk değildir. İnsan güzel bir elbiseyi vitrinde görür; parası varsa alır, yoksa gözü onda kalsa da "pek güzeldi" der, geçer gider. Yahut "gördüğüm her güzel elbiseyi almaya kalksam, ohooğo"… diye düşünür.
Bu elbiseyi ele geçirinceye kadar ki mahrumiyeti aşk sendromuna dönüştürmek aptallıktır.
İnsan kendisine beğenisi olan hisli bir varlıktır. Gerek kendi cinsiyetinden gerek karşı cinsten birini gördüğünde bir takım ölçümlerle kontrolden geçirir. Algılayan ve tanımlayan bir varlık olmanın sonucudur bu.
Fiziki olarak güzel/yakışıklı olarak tanımladığı kimseye karşı beğenisinin adını aşk koymak cahilcedir. Gördüğü kimseyi güzel/yakışıklı olarak tanımlamalıdır o kadar.
Kılık kıyafeti ile şık ve zarif olarak tanımladığı kimseye karşı takdirin adı da aşk değildir.
Terbiyeli, nazik olarak tanımladığı kimseye karşı beğenisi de aşk değildir.
Cesur, yiğit, dobra, centilmen, cömert vs. gibi tanımlamaların karşılığı da aşk değildir.
İnsan artı değerleri takdir etmekle kendisinin kalitesinin yüksekliğini anlamalıdır her şeyden önce. Kaliteliyi beğenmenin kalitelilik olduğunu hissedip kendisini yüceltmesini sağlayacak hisleri karşı tarafın cazibesine kapılarak yanlış yöne sevk etmek doğru değildir.
Güzele güzel der geçer gidersin, âlemin güzeli bitmez.
Şık, zarif, nazik… der, geçer gidersin alemin cazibeli kulları bitmez.
Kimileri vardır komiktir, ilginçtir; tv.de rastlayıp gülüp geçersin, karşına çıkanına aşık oluyorum galiba sanılmaz, ona da gülüp geçilir.
İnsanların çoğunun aşk sandığı hisler tanımlayıp geçeceği yerde, “galiba bana bir haller oluyor” diyerek takılıp kaldığı ve adını aşk koyduğu aşktan başka hislerdir.
Cinslerin birbirine karşı nefsani meyilleri sebebiyle heyecan uyandıran adrenalin hareketlerini bile aşk sanacak kadar cahildir maalesef toplumumuz.
Aşkın tarifine ilk önce sevginin tarifi ile başlamak gerekir.
Yukarıda saydığımız ve saymadığımız faziletler, meziyet ve görünümler kişilerin keşfedebildiğimiz yönleridir. Bunların çoğalarak bir kimsede bir arada bulunması ona karşı sevgimizi meydana getirir. Bu sevgi aynı cinsler arasında da olabilir. Karşı cinsler arasında olması makul ölçülerle birlikteliği veya ayrılığı doğurabilir. Nice sevdiğimiz arkadaşlarımız vardır ki her biri bir yerlerde yaşamaktadır. Sevebildiğimiz her insanla bir arada yaşamamız gerekmez, hem mümkünde değildir.
İnsan “ben bunu beğendim bu benim olsun ben bunu da sevdim bu da benim olsun “ basitliğinde bir yuva kurmaya kalkmakla yahut yuva böyle kurulur sanmakla yanılır.
Aşkın tarifi ise yoğun sevgi + ayrılık=aşk formülüdür. Bu her zaman böyledir. Aslında kişi âşık ise kendisine âşıktır. Buda gerçektir çünkü aşkı üreten kendisidir. Zihninde sürekli canlı tutarak, hep pozitif yönlerini hafızasından kalbine instal yaparak ve negatif yönleri unutarak- ki ayrı olduğu için yeni yeni negatif hatırlatmalar da yoktur- kişi kendi kendisini kurguladığı bir maşuka âşık etmektedir.
Beğenilen arkadaşlarla diyaloglarımızı sosyal arkadaşlık ortamında sürdürmeli ve mümkünse beğenilerimizi, tanımlamalarımızı kimseye ifade etmeksizin kendi iç dünyamıza hapsetmeliyiz.
Birini komik buluyorum o beni güldürüyor, evlenirsek çok güleriz şeklinde bir tümevarım yapmak ne kadar abes!
Çok şık, temiz, görgülü, nazik de bir insan ama pek konuşmuyor, olsun bu tam da benim tipim! Denilebilir mi?
Ne kadar çok artı sıfatı olursa olsun, bir insanla ömür boyu birlikte olmak üzere kurulan hayaller için sorulması gereken en önemli soru “ben ve o geçinmeyi biliyor muyuz, birbirimizle geçinebilir miyiz” sorusudur. Bu soruya olumlu cevap almakla kararın en önemli aşaması kurulacak hayallere geçit verir. Bundan sonra ne kadar sevilen, beğenilen yönler varsa ve bunu çoğaltabilirse insan bu nesnel ve duygusal faaliyetlerin adını aşk koysun. Gerçek aşk iyi bir geçinmeyle mümkündür.
Masalların anlattığı aşklar ise ancak bir araya gelememiş sevenleri anlatır. Bir araya gelemeyenler zaten iyi geçinirler, kavga da etmezler, anlaşmazlık da yaşamazlar. aahh! nerde o eski aşklar!?
 

Bu yazı 223 defa okunmuştur.
google.com, pub-6021907135009533, DIRECT, f08c47fec0942fa0