Gelişmiş büyük ülkeler, olası krizlere karşı hazırlık yapıyor ve TV kanallarında, kriz anlarında ne yapacaklarına dair eğitimler veriliyor. Bunlar komplo teorileri değil, gerçek durumlardır. Bizler, sanal gündemleri bir kenara bırakıp gerçek gündemlere odaklanmalıyız.
Siyasetçilerin temel görevi, vatandaşlarının felaha, refaha ve kurtuluşa ermesini sağlamaktır. Siyaset yapmak, başka bir partiyi suçlamak ya da diğer siyasi parti temsilcilerini hedef almak değildir. Siyasetçi, gelecekteki tehlikeleri önceden görüp halkını uyararak, bu konuda gerekli tedbirleri almasını sağlamalıdır.
Günlerdir Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan, kule görevlilerine pilotlar tarafından tanımlanamayan cisimler görüldüğü ihbarları gelmektedir. Ayrıca, diğer illerden de çeşitli görüntüler gelmeye başladı.
İklim krizi, su krizi, gıda krizi… Bunlar, küresel güçlerin bize dayattığı Yeni Dünya Düzeni'nin bir parçasıdır. Kriz nedir biliyor musunuz? Cebinizde para varken, istediğiniz bir ürüne ulaşamamak… 100.000 liranız olduğu halde nohuta, ete veya suya ulaşamamak. Bu durumda, kara borsacılar sahneye çıkacak ve bize UÇUK fiyatlarla ürünler satmaya çalışacaklardır. Bu yüzden, evlerinizdeki su depolarını temizletin ya da temin edin. Olası kötü bir duruma karşı azda olsa erzak stoklamanızı öneririm. Eğer biz kendi gıdamızı üretmez, kendi tarımımızı kontrol etmez, kendi bağımızı, bahçemizi, tarlamızı ekip dikmezsek, küresel güçlerin bize dayattığı sınırlı gıda seçenekleriyle yetinmek zorunda kalacağız.Evdelerdeki teyzelerimiz ablalarımız saksılarını coğaltsın eksin,küçük bir yerimiz ,tarlamız varsa kücük bir sera kuralım. ülkemizin iklimi ve coğrafyası göz önünde bulundurulduğunda son derece mümkün ve avantajlıdır. Eğer kendi kaynaklarımıza sahip çıkarsak, bu krizi en az hasarla atlatabiliriz.
Ayrıca, dünya genelinde elektrik kesintilerinin bir ya da birkaç hafta sürebileceği ve bunun sonucunda internetin de kesileceği söylentileri var. Elektrik kesintileri ile birlikte, insanlar "Ne oluyoruz, taş devrine mi geri dönüyoruz?" diyecek bir ortam oluşacağı konuşuluyor. Bu konuda bir önlem alındı mı, yoksa bu sadece bir suni gündem diyip, O gün geldiğinde yine çaresizce mi izleyeceğiz?
İnternet, Wi-Fi frekansları ile evlerimizin en ücra köşelerine kadar giriliyor. Nikola Tesla'nın dediği gibi, hayat ;enerji, titreşim ve frekanstır. Frekans dalgaları yayılarak, insanlar delirtilmeye mi çalışılıyor? Güncel haberleri takip ettiğimiz kadar, intiharların, sokak kavgalarının ve yaralanmalı ya da ölümle sonuçlanan vakaların arttığını gözlemliyoruz. Frekans dalgaları yayarak, insanlar üzerinde bulantı, kusma ve çeşitli rahatsızlıklar yaratılabilir mi? Bu konuya ciddi şekilde eğilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Suni gündemlerden uzaklaşıp, dikkatimizi 2025 yılına kadar en az hasarla atlatmak üzerine yoğunlaştırmamız gerekmez mi?
İlk başlarda, küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için bulut perdesi çalışmaları yapılırken, şimdi gökyüzünde rotası bilinmeyen kargo uçakları ve diğer yabancı uçaklar, çizgi halinde dumanlar bırakıyor. Uyarıyoruz! *3 Uçaklardan belirli kimyasallar ; alüminyum, baryum, stronsyum hatta plazma püskürtüldüğü dünya çapında bilinmektedir. Chemtrail (kimyasal püskürtme) endişemiz bu yüzden var. Chemtrail teorisi, yüksekten uçan uçakların semada bıraktığı uzun izlerin, gizli ve sinsi hedefler doğrultusunda kasten püskürtülen kimyasal ya da biyolojik maddeler olduğunu öne sürmektedir.
Bu kimyasallar çevre ve insan sağlığına zarar vererek; Alzheimer, beyin sorunları ve kanser gibi hastalıklara yol açtığı iddia ediliyor. Hatta günümüzde, özellikle üst solunum yolu hastalıklarının başlıca sebeplerinden birinin bu püskürtmeler olduğu düşünülüyor. Çevremizde grip ya da öksürük gibi şikayetlerle hastalanan bir çok kişi var. Bu, bir tesadüf mü? Ya da 2020’deki COVID-19 deneyinden sonra, 2025’te yeni bir büyük salgın mı söz konusu olacak?
Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri, özel bir rapor hazırladı. Raporda, özetle, “Havayı 2025’te müttefikimiz yapmak zorundayız” deniliyor. Bu rapor, birçok gizemi açıklıyor.
Ayrıca, kışın ortasındayız, Şubat ayına girdik, ancak eskiden kardan çatısı çöken Kayseri haberleri duyarken, şimdi günlük güneşlik bir havayı yaşıyoruz. Diğer taraftan, İsrail, Arabistan çöllerine ve Dubai’ye şimdiye kadar görülmemiş yağışlar ve karlar yağıyor. Bunlar birer tesadüf mü?
Yoksa bizim yağmurumuz, karımız mı çalınıyor? Çünkü şunu biliyoruz: Hava modifikasyonları ile bulutlar birleştirilebilir ve fırtına oluşturulabilir. Havadan kimyasallar ve biyolojik silahlar serpilebilir.
Bu yüzden acil bir şekilde, adli ve askeri meteorologlardan oluşan bir kriz masasına ihtiyacımız var.
Felaket tellallığı yapmak istemiyorum, ancak halkımın olası bir durumda tedbir alması için uyarıyorum.
Bazı düşünürler, araştırmacılar ve entelektüeller, 2025’te büyük bir kaosun başlayacağını, yeni bir dünya düzeni kurulacağını ve bu düzene hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyorlar. Gelişmiş ülkeler, olası senaryolara göre önlemler alıyor, halkı bilinçlendiriyor. Peki, Türkiye bu tür bir korunma sistemini nasıl hazırlıyor? Halkımız, olası durumlarda ne yapmalı? İlgili makamlar, ivedilikle halkı bilgilendirmelidir.